8 Şubat 2014 Cumartesi

OKUMANIZI İSTİYORUM





          Karlı soğuk bir kış gününün akşamıydı. Kocaman dairenin en küçük odasına daha iyi ısınmak için sığınmıştık. Bir an önce ödevlerimizi bitirmek istiyorduk.
Tipik bir Anadolu kasabası olan bu yerde, bu kışın son günlerinde böyle kar, böyle soğuk daha önceleri hiç görülmemişti. Bu nedenle pek çok insan hazırlıksız yakalandı. Çünkü artık kömürler, odunlar sona ermiş, yaz geldi diye bu durum önemsenmemişti ve çoğu gibi bizde yakacaksız kalmıştık.
            Okuldan dönüşte en küçük odaya sığınarak, battaniyelere sarılarak derslerimizi ve ödevlerimizi bitirmeye çalışıyorduk. Bir anda kapı hızlı bir şekilde vurulmaya başlandı. Kapıyı açtığımızda karanlığın içinden beyaz karlarla her tarafı örtülmüş bir karaltı rüzgârla birlikte içeriye yuvarlandı. Rüzgârın ve karın içeriye girmesini önlemek için kapıyı çabucak kapattık. Karları silkelediğimizde gözlerimize inanamadık. Karşımızdaki yedi kilometre uzaklıkta olan köydeki ninemizdi. Sırtındaki sepeti çıralı odunlarla doluydu. Meraklı gözlerle kendisine bakarken hemen bu odunlarla sobamızı yakmamızı istedi. Sobadaki odunlar yanarken çıkardığı sesler ve ısısı bizi mutlu etti. İçimizi ısıttı. Sobanın kenarında iyice ısınan ninem kendine gelmeye başlamıştı.
            O gün hep karın duracağını beklemiş, fakat kar akşama doğru fırtınaya dönüşmesi üzerine yakacağımızın bittiğini bildiğinden evindeki çıralı odunları sepetine doldurup yola koyulmuş, yürüye yürüye bize gelmeye başlamış. Kar yağması ve akşam olması nedeniyle bir araca rastlayamamıştı. Geriye dönmeyi ise hiç aklına getirmemişti. Ancak ayaklarının kayması nedeniyle sık sık düşe kalka ilerleyebilmişti. Bu düşmeler sonucu pek çok yerini incitmişse de geriye dönmemiş, bize ulaşmıştı.
            Yaşlı haliyle böyle bir zorluğa girmemesi gerektiğini, bizim gibi gençleri, bu soğukların fazla etkilemeyeceğini söyledik. Birden oturduğu yerde geriye yaslandı ve konuşmaya başladı:
          “ -Okumanızı istiyorum, hem de en yükseğini, siz okuduğunuz zaman bu karanlıklar aydınlanacaktır. Bu fırtınalar dinecektir. Bu ülke cahil, okumamış insanlardan çok çekmiştir. Onun için okumanızı istiyorum. Siz yeter ki okuyun benim sevgili evlatlarım.”
           Ninemin boynuna sarıldık. Ona söz verdik. Ve sözümüzü de tuttuk. Hepimiz okuduk. O da bugünleri gördü, mutlu oldu. Mutlu öldü.
          Sen hep içimizde yaşayacaksın, seni hep çok sevdik ve sevmeye devam edeceğiz.
          Benim güzel nineciğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder