27 Şubat 2014 Perşembe

KÖYÜMÜZÜN ADLARI NEREDEN GELİYOR?

          Hiç bir isim rastgele konmaz. Her ismin bir hikayesi ve nedeni vardır. Önemli olan o ismin konulmazsına neden olan hikayeyi ortaya çıkarmaktır. Ancak Karadeniz de bu tür isim araştırmalarının sonucunda kelimenin Rumca olma ihtimali nedeniyle araştırmacıların konuya yaklaşırken ihtiyatlı olmalarına neden olmaktadır. Yine de yapılan araştırmalar, bu korkunun yersiz olduğunu ortaya koymuştur. Pek çok kişinin tahmininin aksine bu kelimeler ya Anadolu Luwi diline ait ya da eski öz Türkçe kelimelerdir. Buradan yola çıkarak köyümüzün tarih boyunca aldığı Mula, Demirhisar ve Alazlı isimlerinin anlamlarını araştırdım ve ilginç sonuçlar ortaya çıktı. İşte köyümüzün adlarının kökenleri: 
 MULA NE DEMEK? 
          Mula/Mulla (sözcüğü) bu sözcük, İ.Ö. 2.binyıldan kalma bazı Anadolu adlarında karşımıza çıkıyor.(H.Ten Cate, Luwian Popilation Grups, s.153-154) Luwi/pelasges dilinden ya da luwi dilinin İÖ. 1.binyıldaki ardılı Anadolulu dillerden gelmiş olup bizzat Hellen yazarlarında yahut Hellen dilinde yazılmış diğer belgelerde aktarılan biçimiyle öğrendiğimiz Anadolulu adlarda, Moullassa adındaki gibi, Moula olarak yahut Mylassa adındaki gibi Myla olarak rastladığımız öğenin, aynı Mula sözcüğü kuşkuya düşmek için hiç bir neden yoktur.
           Myla/Myle (Latin yazılımında e ile gösterilen ses, Hellen yazılımında eskiden a ya yakın değer taşıyan eta, h ile ) sözcüğü, eski hellen dilinde de vardı. Ve Değirmen demektir. Çok dikkate değer ki, Pausainias(3 I 1 ve 3 XII 5) Hellenler öncesi dönemde yaşamış ilk Sparta kralını Lelexn (yani Leleg) diye anıyor ve değirmeni (Myla) icat eden kişininde bu destan kralının oğlu Myles olduğunu anlatıyor.(3 XIX 2) Myles, helen dilinde Değirmen anlamındaki Myla/Myle sözcüğünün (dişi ad) erkek adı olarak kullanılabilecek eril biçimine getirilmiştir. Diğer yandan Hint-Avrupa ailesinden başka dillerde de Değirmen anlamında Mula ya çok yakın sözcüklerle karşılaşıyoruz.: Fransızca da Moula, Almancada Mühle, İngilizcede Mill gibi. Bütün bunlara bakarak Mula öğesini içeren Anadolulu adlar içinde bu öğenin Değirmen anlamında bulunduğunu anlayabiliyoruz(1).
           Bu tanımdan yola çıkarak köyümüz kurulmadan önce bile dere kenarlarının uygun olması nedeniyle buralara komşu köylerde yaşayanlar tarafından çeşitli değirmenler yapıldığını ve değirmen olduğu içinde burasına yer olarak Mula denidildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten o yöredeki köyler içerisinde en fazla değirmeni olan köyümüzdür. Binalar içerisinde de en eski olanları değirmenler ve onlara ulaşmak için yapılan köprülerdir.
           Ayrıca Lazca da Mulanın anlamı Karaağaçtır(2). Ancak yapı olarak baktığımızda bu ağaçtan köyümüzde çok fazla olmaması nedeniyle ismin bu ağaçtan dolayı verildiğı kanısını zayıflatmaktadır.
           Kısaca köy kurulmadan önce de ve köy kurulduktan sonra da bu yerin adı hep Mula idi.
          Karadenizdeki yerleşim yerleri isimlerinin Türkçeleştirilmesi amacı ile Enver Paşa nın emri ile köyümüzün ilk adı olan Mula nın değiştirilmesi için 20 Haziran 1915 tarih ve 63 sayılı yazıda önerilmiş ve Demirhisar adı verilmiştir. 
 DEMİRHİSAR
           Günümüzde Yunanistan sınırları içinde kalan ve 13 Haziran 1907 tarihi öncesinde Siroz, Zihne ve Demirhisar kazalarında bir buçuk ay zarfında Rum ve Bulgar çetelerinin saldırılarına uğrayan Türklerin anısına 1907 yılında denize indirilen ve donanmaya katılan yuzbaşı Ahmet Şefik Bey komutasındaki Torpitobot a Demirhisar adı verildi. Osmanlı Donanmasında yıllarca görev yapan bu gemi muhtemelen içerisinde Karadenizlilerinde bulunduğu 35 personeli olan ve 16 mil hız yapan bir gemi idi. Ancak, bu gemi 16/4/1915'te İngilizlere teslim olmamak için personeli tarafından Sakız Adası'nda karaya oturtuldu, gemi daha sonra İngiliz gemilerince tahrip edildi (3).
          İşte bu yıl içerisinde isim değişikliği yapılan köyümüze büyük bir olasılıkla bu gemi içerisinde şehit olan yakınları olduğu için bunların isteği ile Demirhisar adı verilmiştir. Ancak, bu sülalelerin(Kayıkçıoğulları gibi) uzun süre köyde kalmaması nedeniyle bu isim uzun ömürlü olmamıştır.
           Günümüzde Rizeye ve Mersine bağlı Demirhisar köyleri hala vardır.
           Mula olarak kayıtlara geçmeye devam eden Köyümüzün adı 25 Haziran 1955 gün ve 22105-7304 sayılı genelge ile Alazlı olarak değiştirilmiştir.

ALAZLI
          Alazlı tamamen Türkçe bir kelimedir. Alaz yani kırmızısı az(kızıla dönük) kelimesi ile lı ekinin birleşmesinden oluşmuştur. Alaz kelimesi belirli dönemlerde anlam kaymalarına uğramıştır. Günümüzde Alaz ın anlamı alev, ateş dili ve yalazdır(4).
           Tarihi kaynaklara baktığımızda Türklerin Alaz la hep bir ilgisinin olduğunu görüyoruz. Öncelikle Alazlama, bazı Türk boylarında geniş bir şekilde yayılmış olan bir tören şekli idi. Al sözcüğüyle aynı kökten olma fikri, araştırmacılarda, Al ruhunun, ateşle bağlantısı olduğu kanaatini uyandırmıştır. Altay ve Yenisey şamanları, törenin başlama zamanında, Alaz diye bağırırlardı. Alaz ın Sami dilindeki anlamı, Amin demektir. Başkurtlar ve Oğuzlardaki Alazlama töreni, kırmızı bir bez parçası yakılıp hastanın başının etrafında, alaz alaz diye dolaştırılarak yapılır. Bu daha çok bir tedavi şeklidir(5).
           Alazlı kelimesinin Çağatay Türkçesindeki anlamı Dereli demektir. Köyümüz coğrafı olarak incelendiği zaman Alazlının bu anlamının daha doğru olduğu düşüncesi oluşmaktadır. Köyümüzün kurucularından olan Kıpçak Türkleri, Xl. Yüzyılda Orta Asyadan göç sırasında belirli bir dönem Gürcistan da kaldıklarını tarihi kaynaklar belirtmektedir. Bu kaldıkları yer Alazan nehrinin kenarlarıdır.Günümüzde Alazan (Azerice: Qanıx), Kafkaslardan doğan akarsulardan biridir. Gürcistanın doğu kesiminde Kür ırmağına katılır. Uzunluğu 351 km dir. Bir bölümü, Gürcistan-Azerbaycan sınırını oluşturur. Kafkas Dağlarından doğan Alazan, iki akarsuyun birleşmesiyle oluşur. Ahmeta kenti, Alazan kıyısında kuruludur. Kahet bölgesinde Alazan vadisi meyve yetiştiriciliğinin önemli alanlarından biridir. Bu vadi, yüzyıllar boyunca İran tarafından istila edilmiştir( 6) şeklinde anlatılıyor.
           Ayrıca, M.Ö. 5. Yüzyılda Karadeniz'in kuzeyini gezen Herodot Türk Sakaların Alazon (+Alazlar) boyundan söz eder(7).
           1955 yılında resmiyet kazanan Alazlı isminin bir geçmişi olduğu kesindir. Günümüzde köylerinden uzakta olanların bile bir an olsun unutmadığı memleketini göz önüne alarak geçmişteki insanların geldiği memleketi unuttuğunu düşünmek herhalde saflık olur.

Kaynaklar :
1)Umar, Bilge. Türkiyedeki Tarihsel Adlar sayfa 586
2)http://www.lazuri.com/tkvani_ncarepe/i_a_mzgudape_bitkiler_01.html 2007
3)http://www.geocities.com/turk_navy/bilgi/demirhisar.htm 2007
4) Güncel Sözlük, Türk Dil Kurumu .
5) http://tr.wikipedia.org/wiki/Alazlama 2007
6) http://tr.wikipedia.org/wiki/Alazan 2007
7) http://buyukforum.yforum.net 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder