27 Şubat 2014 Perşembe

ALAZLI KÖYLÜLER AYAKLANMA BASTIRIYOR

              16 yy ikinci yarısından itibaren bozulan dirlik sistemindeki timar sahiplerinin yerini çoğunlukla sipahi kökenli ayan adı verilen nüfuzlu ve zengin kimseler almaya başlamıştı. Devlet bu kimselerden vergi ve asker toplanması gibi işlerde yardım talep ediyordu.

              Önceleri devlet adına asker ve vergi toplarken iyice güçlenince kendi adlarına asker ve vergi toplayan bu ayanlar bazen güçlerini birkaç nesil sürdürmüş ve Anadolu'da yerel hanedanlar oluşmuştu. İleri ki asırlarda güçlerini artıran ve bölgesel güç haline gelen bu ayanlar bazen hudutların savunmasını bazen de bölgelerinin idaresini üstlenmişlerdi. Ayanların gücüne dayanarak ayakta durmaya çalışan devlet, onların vergi ve asker toplama bahanesi ile halkı soyduğu ya da birbirleri ile olan mücadelelerinde halkı ezdiği zamanlarda onlara söz dinletememiş, çoğu kez söz dinlemeyip baş kaldıran bir derebeyi diğerlerinin yardımıyla tepeleyebilmişti.

             17. asırda Trabzon'a tayin edilen valiler aynı zamanda Karadeniz'in kuzeyinde Osmanlı sınırlarını zorlayan Ruslar'a karşı hudutları savunmakla görevlendiriliyorlardı. Asrın başlarında Azak Muhafızı olan valiler Trabzon'a uğramadan direk Azak a gidiyor, Trabzon u da mütesellimleri vasıtası ile yönetiyorlardı. Azak ın düşmesinden sonra da bu durum devam etmiş, Trabzon valileri Sohum, Anapa ve Faş Kaleleri muhafızı ya da Doğu Seraskerliği görevi ile Rus yayılmasını durdurmakla görevlendirilmeye devam etmişlerdi. Devlet bu savaş ve seferlerde bölgedeki bir çok ayan yada ağadan asker ya da malzeme tedarikinde yardım, bazen de topladıkları askerlerin komutanı olarak sefere iştirak etmesini istemişti.

           Devletin Rus hududunda karşı karşıya bulunduğu tehlikenin farkında olan Hazinedarzade Osman Paşa daha önce bölgede huzursuzluk nedeni olan ağalardan devlet hizmetinde yararlanma yoluna gitmiş ve Tuzcuoğlu Memiş Ağanın kardeşinin oğulları olan Tahir'e Rize Mütesellimliği, Abdülkadir'e ise Çürüksu kaymakamlığı görevi vermişti.

           Bu sıralarda Mısır'da Kavalalı Mehmet Paşa'nın isyanı patlak vermiş ve açılan sefere askerleri ile birlikte iştirak etmek istemeyen Abdülkadir toplanan kuvvetlerin Trabzon'dan ayrıldığını duyar duymaz harekete geçerek Gönye sancağını basmış ve Artvin'den topladığı kuvvetlerle Rize, Sürmene ve Of kazalarındaki taraftarlarını harekete geçirerek Trabzon üzerine yürümek için hazırlanırken Osman Paşa tarafından Abdülkadir Ağa ve taraftarları bozguna uğrayınca af için Hazinedarzade Osman Paşa'ya müracaat ederler. Hüsrev Mehmet Paşa'nın araya girip sadrazamla görüşmesinden sonra affedilen Abdülkadir Ağa İstanbul'da ikamete mecbur edilmişti.

           İstanbul'da 6-7 ay kalan Abdülkadir Ağa memleketi olan Rize'ye dönmek için izin ister. Bu sırada vali Hazinedarzade Osman Paşa ile geçinemeyen Kalcıoğlu Osman Bey de Abdülkadir Ağa ile işbirliği içinde idi. Ona yazdığı mektuplarda elbirliği ile Hazinedarzade Osman Paşa'yı uzaklaştırıp Trabzon'u ele geçirmeyi teklif ediyordu. Rize'ye dönen Abdülkadir Ağa bir vergi meselesini bahane edip Rize havalisinde yeniden isyan bayrağını açmıştı. Kendisi 3000 kadar taraftarları ile Gönye sancağı üzerine giderken kardeşi Tahir Ağa'da 3000 kadar adamı ile Sürmene mütesellimi olan Mirmiran Şatırzade Osman Ağa'nın üzerine yürümek için Asbet (İyidere) iskelesine gelir.

             Böyle bir hareket için hazırlıklı olan Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa Kethüdası Ahmet Paşa, Hacısalihoğlu Tufan Ağa ve Uzunzade Mehmet Ağa'yı Alazlı köyü ve çevre köylerden oluşan 6 bin asker 8-10 gemi ile Gönye taraflarına gönderirken, Sürmene'yi alan Tuzcuoğlu Tahir'e karşı mücadele veren Şatıroğlu Osman Paşa kuvvetlerine de Tirebolu Voyvodası Kahyaoğlu Emin Ağa ve Hacısalihoğlu Ali Ağa komutasındaki 8000 askeri yardım olarak gönderir.

            Gönye bölgesindeki Abdülkadir Ağa üzerine kuvvet geldiğini öğrenince Pazar'a doğru çekilmeye başlar. Kethüda Ahmet Paşa komutasındaki kuvvetlerin bir kısmı Ardeşen tarafından bir kısmı da denizden hareketle Arhavi'den batıya doğru çekilmekte olan Abdülkadir Ağa'nın kuvvetlerinin önünü Fındıklı'da kesmişti. Muhasaradan kurtulan Gönye Mütesellimi Musa Ağa da Hopa tarafından yetişmiş ve Abdülkadir Ağa'yı çembere almıştı.


                  Burada yapılan savaşta Tuzcuoğlu'nun kahyası Mehmet Ağa, bölükbaşılarından Kumbasaroğlu Süleyman, Karamahmutoğlu gibi iyi tanınanları ile 500 kadar askeri esir almış, diğerleri dağılarak kaçmaya başlamıştı. 18 Mart 1834 de Abdülkadir Ağa cephane ve toplarını Pazar'da bırakarak Rize'ye doğru kaçarken dağılan adamları da peyderpey Rize'ye çekilmişlerdi.
                Trabzon Valisinin kuvvetleri, Rize'deki konaklarına sığınmış olan Tuzcuoğlu Tahir ve Abdülkadir'in üzerine yürüdü. Rize'deki konaklarının etrafına siper kazdırıp binlerce Rizeliyi bu siperlere yerleştiren Tuzcuoğulları çok şiddetli çarpışmalardan sonra 30 Mart 1834'de gece vakti gizlice Of taraflarına firar etmeye muvaffak olurlar. Konakları yağmalanır ve yakılır.
.           Kaymakam Ahmet Paşa komutasındaki kuvvetler Rize tarafından, Kahyaoğlu Emin Ağa ve Hacısalihoğlu Ali Ağa komutasındaki kuvvetler Sürmene tarafından Of'u kuşatır. Köylerin sıkı sıkı aranması üzerine Of'ta barınamayacağını anlayan Tuzcuoğlu Abdülkadir Ağa 60 kişilik maiyeti ile birlikte Bayburt'un Aşağı Kırzı köyüne geçerek saklanır.
           Tuzcuoğlu'nun Aşağı Kırzı'da olduğunu duyan Bayburt Voyvodası İsmail Bey harekete geçerek Abdülkadir Ağa'yı yakalar ve Erzurum Valisine gönderir. Erzurum Valisi Esad Paşa isyanın elebaşısı olan Abdülkadir Ağa'nın kellesini vurdurarak İstanbul'a gönderir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder