2
Temmuz 1947 Pazartesi günü İstanbul’dan Rize’ye doğru yola çıkan yazar,
Türkiye’de
Üç Devir 1.Cilt
kitabında
yöremizi şöyle anlatıyor:
Bu yörenin insanları tertemiz,
hareketli, heyecanlı, bazen hırçın ve fevri insanlar. Pontus devri öncesinden
sürüp gelen bir gurur taşıyor ve bu gurur, halk arasında kendini kin ve kan
davası şeklinde açığa vuruyor. Oraya gitmeden önce memleketimizde kan davasının
ve bu dava dolayısıyla işlenen cinayetlerin, söndürülen ocakların sayısı
bakımından buranın en başta olduğunu zaten biliyordum; temaslarım neticesinde
bu bilgim daha da arttı.
Bu yörenin insanları fakir. Bu
fakirlik bölgenin orman bakımından yeşil olmasına rağmen, sarp arazide başka
çalışma alanları bulunmaması, mısır ekilen toprağın az olması yüzünden
yüzyıllardan beri devam edip gidiyor ve bu yüzden gurbetçilik doğuyor.
Denizlerin enginliği de, göklerin
maviliği de, bulutların beyazlığı ve gün batışındaki kızarıklığı da çok güzel,
çok yüce tabiat manzaraları. Fakat ben dağlardaki orman yeşilliğini, bunların
hepsinden çok seviyorum. Çok sevdiğim içinde buradaki korkunç orman
tahribatından, orman katliamından dolayı yürekten ve derinden üzülüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder